Close

Poster - 2

Our following aproaches after primary posterior valve ablation in posterior urethral valve patients

B Özçift*, B Karabulut*, H Tosun**, H Deliağa**, HT Tiryaki***
*Ankara Child Health and Diseases, Hematology Oncology Training and Research Hospital Department of Pediatric Urology
**Ankara Child Disease Hematology and Oncology Education and Research Hospital
***Ankara Child Health and Diseases, Hematology Oncology Training and Research Hospital Department of Pediatric Surgery

Introduction: Posterior urethral valve (PUV) is the most common cause of congenital urethral obstruction. Standart treatment of  PUV is valve ablation.  It may be difficult to evaluate the outcome of PUV ablation. Residual valve remnants and urethral strictures may be the reason for persistent infravesical obstruction. Vesicoreteral reflux (VUR) status should be evaluated after ablation and bladder neck incision. In this presentation, we aimed to evaluated the PUV patients aproaches after primary valve ablation.

 

Material-Methods: Clinical, radiological, urodynamic parameters and treatment datas of PUV patients that were treated and followed in our department between 2011 and 2016, were retrospectively analyzed.

 

Results: 26 patients were evaluated. The median age at presentation was 10,45 months (0,3-128 months). The median follow-up time was 37 months. 23 patients had hydronephrosis. Grade IV-V VUR were seen in 12 patients. 1 patient had VUR without hydronephrosis. 12 patients had only hydronephrosis in USGs without VUR. 2 patient had no imaging signs of PUV in VCUG and USG. 17 patients underwent 27 additional procedures (10 Residual valve remnants ablation, 1 visual urethrotomy, 6 cystoscopy, 4 UNC, 2 STING, 2 vesicostomy, 1 nefrostomy insertion,1 jj stent placement). After primary ablation because result of persistent VUR with recurrent urinary infections 1 patients underwent firstly sting and ureteroneocystostomy secondary. 3 patients underwent ureteroneocystostomy after residual PUV remnants re-ablation. After all procedures 6 hydronephrosis were progressed. These 6 patients also had characteristics of PUV bladder findings. Only two patients who had renal function detoriation. VURs were not detected in the last control VCUGs.

 

Conclusions: The presence of residual valves after primary valve ablation should be confirmed by meticulous clinical, radiological and endoscopic evaluation. Also antireflux procedures indicated for patients with persistent reflux or obstruction and recurrent infections despite adequate valve ablation, bladder that can not emptying due to massive VUR or detoriation in renal functions.

Keywords:

Poster - 2

Posterior üretral valv hastalarında primer posterior üretral valv ablazyonu sonrası takip eden yaklaşımlarımız

B Özçift*, B Karabulut*, H Tosun**, H Deliağa**, HT Tiryaki***
*Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Üroloji Kliniği
**Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi
***Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniği

 

Giriş: Posterior üretral valv (PUV) konjenital üretral tıkanıklığın en sık nedenidir. PUV'nin standart tedavisi valv ablazyonudur. PUV ablazyonunun sonuçlarını değerlendirmek zor olabilir. Rezidü valv kalıntıları ve üretral darlıklar kalıcı infravezikal obstrüksiyonun nedeni olabilir. VUR durumu, ablasyon ve mesane boynu insizyonundan sonra değerlendirilmelidir. Bu sunumda, primer valv ablazyonundan sonra PUV hastalarına yapılan yaklaşımları değerlendirmeyi amaçladık.

 

Gereç-Yöntem: 2011-2016 yılları arasında kliniğimizde takip ve tedavi edilen PUV tanısı konulan hastalar değerlendirilerek klinik, radyolojik, ürodinamik parametreler ve tedavi prosedürleri retrospektif olarak incelendi.

 

Bulgular: 26 hasta değerlendirmeye alındı. Tanı yaşı ortanca olarak 10,45 aydı (0,3-128 ay). ortanca takip süresi 37 aydı. 23 hastada hidronefroz mevcuttu. Toplam 12 hastada grade IV-V VUR olduğu görüldü. 1 hastada hidronefroz (HN) olmadan VUR, 12 hastada VUR olmadan HN var idi. 2 hastada PUV lehine olabilecek ultrason (USG) ve voiding sistoüretrografi (VCUG) bulgusu yoktu. Hastaların 17 sine 27 ek girişimde bulunuldu (10 rezidüel valv ablazyonu, 1 vizüel üretratomi, 6 sistoskopi, 4 UNC, 2 STING, 2 vezikostomi, 1 nefrostomi takılması,1 jj stent takılması). Birincil PUV ablazyonundan sonra, 1 hastaya persiste eden VUR’ye eşlik eden tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonu nedeniyle ilk önce STING ve ikincil olarak üreteroneosistostomi (UNC) uygulandı. Yeniden PUV ablazyonu uygulandıktan sonra 3 hastaya (1 UV darlık, 2 kalıcı VUR nedenli) UNC uygulandı. Tüm işlemlerden sonra USG'de 6 hastada hidronefrozda artış görüldü. Bu 6 hastada da karakteristik PUV mesanesi bulguları vardı. Sadece iki hastada renal fonksiyonlarda bozulma oldu. Son kontrol VCUG da hiçbir hastada VUR tespit edilemedi.

 

Sonuç: Primer valv ablazyonundan sonra rezidüel valf kalıntılarının varlığı ayrıntılı klinik, radyolojik ve endoskopik değerlendirme ile doğrulanmalıdır. Ayrıca antireflü prosedürleri yeterli valv ablazyonu sonrası devam eden VUR veya UV darlık ve rekürren enfeksiyon, mesane boşalmasını engelleyen masif VUR veya renal fonksiyonlarda bozulma meydana geldiğinde uygulanmalıdır.

Anahtar Kelimeler:

Close