INTRODUCTION: Intestinal intussusceptions are the most common causes of intestinal obstruction in infants and children between 3 months to 2 years old and signs as abdominal pain, vomiting and bloody stool are present for nearly 60-90%. Early diagnosis is an opportunity for minimal invasive interventions, while delay in diagnosis may be detrimental and leading to intestinal necrosis, perforation and sepsis. The overall approach for non-surgical measures are intestinal barium, air (pneumatic) or saline/ radio opaque mixture (hydrostatic) implementation under fluoroscopy or saline implementation under ultrasonic guidance.
MATERIAL and METHOD: Seventy two patients between January 2013 and May 2016 treated for intestinal intussusceptions were enrolled into the study. Patients with severe peritonitis and perforation were excluded. All patients underwent pneumatic reduction with an air pressure of 80-125 mmHg measured by ……………… (neyle ölçtük) under inhalational anesthesia with bag and mask ventilation.
RESULTS: Forty seven male (65%) and 25 female (35%) with a mean age of 13.4 months (2-100 months) were enrolled into the study. Pneumatic reduction under fluoroscopy was successful in 68 patients (94%), while 4 patients (6%) necessitate surgical intervention. Pathological leading points were observed in 3 patients (4%) in the surgical group (2 patients had Meckel diverticulum and 1 patient had intestinal polyp).
DISCUSSION: Currently, non-invasive procedures are preferred in the treatment of intestinal intussusceptions. Although early diagnosis, a good general condition of the patient and absence of signs of perforation and peritonitis are perquisites. Beside this, possible transition to an open surgical method necessitates a prepared operating room and also an optimal surgical and anesthetical preparation of the patient.
The need of an experienced radiologist in hydrostatic reduction under ultrasonic guidance limits this implementation, while pneumatic reduction has many advantages, such as the easy and also fast application, low occurrence rate of complications (eg. perforation and peritoneal contamination). Likewise, implementation in an operating room increases the rate of success and protects the patient and surgeon against complications by facilitating the transition to a surgical method.
Keywords:
İnvajinasyon çocuklarda 3-24 ay arasında en sık intestinal tıkanıklık sebebidir. Karın ağrısı, kusma ve kanlı gaita en sık (%60-90) görülen belirtilerdir. İnvajinasyona erken tanı konulduğunda minimal invaziv yöntemlerle tedavi edilebilirken, geç tanı alanlarda bağırsak nekrozu, perforasyon ve sepsis gibi komplikasyonlar gelişebilir. İnvajinasyon tedavisinde genel yaklaşım, öncelikle baryum, hava (pnömatik) veya serum fizyolojik (SF)/radyoopak sıvı karışımıyla (hidrostatik) floroskopi ya da SF ile ultrasonografi (USG) eşliğinde yapılan cerrahi dışı tedavilerden birinin denenmesidir.
Gereç ve Yöntem
Çalışmaya Ocak 2013-Mayıs 2016tarihleri arasında invajinasyon tanısı almış 72 olgu dahil edildi. Ciddi peritonit ya da perforasyonu olanlar çalışma dışı bırakıldı. Olgulara anestezi altında ameliyathane koşullarında skopi altında 80-125 mm Hg basınçla pnömotik redüksiyon işlemi uygulandı.
Bulgular
Hastaların 47si (%65)erkek, 25'i (%35) kız idi. Yaş ortalaması 13,4 ay ( 2 ile100 ay) arasındaydı. 68 olguda (%94) floroskopi eşliğinde hava ile redüksiyon sağlanırken, 4 olgu (%6) cerrahi yöntemle tedavi edildi. Cerrahi yöntemle tedavi edilen hastalarda lead point ‘e (2 olguda meckel divertükülü,1 olguda polip) rastlandı.
Tartışma
Günümüzde invajinasyonun tedavisinde öncelikle cerrahi olmayan yöntemler tercih edilmektedir. Ancak bu işlemler uygulanırken açık cerrahi yönteme geçilebileceği düşünülerek ameliyathane ve hastanın hazırlıklı olması gerekmektedir. Bu yöntemlerin uygulanmasındaki ön koşul hastanın gecikmiş ve genel durumunun bozuk olmaması, peritonit ve perforasyon bulgularının bulunmamasıdır. Ultrason eşliğinde yapılan hidrostatik redüksiyonda deneyimli radyolog gereksinimi uygulamayı kısıtlarken, kolay ve çabuk uygulanabilmesi, daha az perforasyon ve peritoneal kontaminasyon riski taşıması pnömatik redüksiyonun bildirilen avantajları arasındadır. Ayrıca ameliyathane koşullarında yapılması başarıyı artırmakla beraber işlem sırasında oluşabilecek komplikasyonlara karşıda korunaklı olmayı sağlayacaktır.
Sonuç
Çocukluk çağında skopi eşliğinde pnömotik redüksiyon güvenlidir, ağrısızdır ve başarı oranı yüksektir. Radyolojiye bağımlı olmaması, işlem sırasında oluşabilecek komplikasyonlara karşı ve başarısız redüksiyon olması durumunda ameliyathane şartlarına yapılması hem hasta hem de cerrahi güvenlik açısından kaçınılmazdır.
Anahtar Kelimeler: