Purpose:
We aimed to compare the presenting symptoms, clinical course and outcome of
patients with posterior urethral valve ( PUV) treated under and over 1 year of
age.
Material
and Methods: Patients with PUV treated between January 2014-December 2015 were
retrospectively reviewed. Patients under 1 year old were classified as Group 1,
over 1 year old as Group 2. The analysed parameters were age, presenting
symptoms, type of surgery, pre and postoperative ultrasonography (USG),voiding
cystourethrography (VCUG), dimercaptosuccinic acid (DMSA) scintigraphy, serum
creatinin levels.
Results:
15 in Group1, 14 in Group 2, a total of 29 patients were included. Mean age was
5.1 months, 5.2 years, mean follow-up period was 20.6 months, 20.6 months,
respectively. Presenting symptoms were urinary tract infection (UTI) in 33%, difficulty
in placing foley catheter in 13%, antenatal hydronephrosis (ANHN) in 100% in
Group 1, urinary difficulty with poor and intermittent stream in 92%, ANHN in
14%, enuresis in 14%, UTI in 28% in Group 2. Bilateral VUR was present in 26%,
unilateral VUR in 21% in Group1. In
Group 2 the ratio of bilateral and unilateral VUR was 21% and 14% respectively.
There was no significant difference in USG and DMSA findings before resection.
Serum creatinin level at presentation was normal in 13% and in 7%,
respectively. All patients underwent valve resection with cold knife. There was
no significant difference in USG, VCUG, DMSA findings, serum creatinin levels
and UTI postoperatively in two groups. In Group 1, 50% of bilateral VUR, 66% of
unilateral VUR resolved after resection. This ratio was 66%, 50% respectively in Group 2.
Conclusion:
Despite no significant difference is present in patients with PUV treated before or after 1 year of age in terms of
preoperative and postoperative renal function, imaging findings and outcome, larger
studies with longer follow-up periods are nececessary.
Keywords:
Amaç:
1 yaş altı ve 1 yaş üstü tanı konan posterior üretral valv (PUV) li hastaların başvuru
semptomları, klinik seyir ve tedavi sonuçlarını karşılaştırmak amaçlanmıştır.
Gereç-Yöntem:
Kliniğimizde Ocak 2014-Aralık 2015 tarihler arasında PUV nedeni ile valv
rezeksiyonu uygulanmış olan hastaların dosyaları geriye dönük olarak incelendi.
Başvuru anında 1 yaş ve altındakiler Grup 1’e, 1 yaş üzerindekiler Grup 2’ye dahil edildi. İncelenen parametreler
yaş, başvuru şikayeti, uygulanan cerrahi tedavi, cerrahi öncesi ve sonrasındaki
ultrasonografi (USG), işeme sistoüretrografi (İSÜG), dimerkaptosüksinik asid (DMSA)
sintigrafi bulguları, serum kreatinin değerleri idi.
Bulgular:
Grup 1’de 15, grup 2’de 14 olmak üzere toplam 29 hasta çalışmaya dahil edildi.
Grup 1’de hastaların ortalama yaşı 5.1 ay, Grup 2’de 5.2 yıl idi. Ortalama takip
süresi her iki grupta 20.6 ay idi. Başvuru sebebi Grup 1’deki hastaların
hepsinde antenatal hidronefroz (ANHN), %33’ünde idrar yolu enfeksiyonu,%13’ünde
sonda takılması sırasında zorluk, Grup 2’de %14’ünde ANHN, %92’sinde kesik ve
ince akımlı işeme, %14’ünde idrar kaçırma, %28’inde idrar yolu enfeksiyonu idi.
İSÜG‘de tüm hastalarda posterior üretrada genişlik saptandı. Grup 1’de
hastaların %26’sında bilateral, %21’inde unilateral VUR,
Grup 2’de %21’inde bilateral,%14’ünde unilateral VUR saptandı. Rezeksiyon
öncesi çekilen USG ve DMSA’da iki grup arasında mesane bulguları, hidronefroz, reflü varlığı, renal skar açısından anlamlı
fark saptanmadı. Başvuru anında serum kreatinin değeri Grup 1’de 2 hastada
(%13), Grup 2’de 1 hastada (%7) normal sınırlarda idi. Tüm hastalara soğuk bıçak
ile valv rezeksiyonu uygulandı. Rezeksiyon sonrası yapılan kontrollerde; USG,
DMSA bulguları, enfeksiyon geçirme sıklığı, serum kreatinin değerleri açısından
iki grup arasında anlamlı fark
saptanmadı. Grup 1 de bilateral
reflülerin %50’sinin, unilateral reflülerin %66’sının, Grup 2’de bilateral reflülerin %66’sının, unilateral
reflülerin %50’sinin işlem sonrası kaybolduğu saptandı.
Sonuç:
1 yaş altı ve üstü tanı konan PUV’li hastaların tedavi öncesi ve sonrası renal
fonksiyon, radyolojik bulgular, tedavi sonuçları açısından anlamlı fark bulunmamakla
birlikte daha geniş serilerde, daha uzun izlem sonuçlarına ihtiyaç vardır.
Anahtar Kelimeler: