Aim of the study: We aimed to present our experience in pulmonary
metastasectomy(PM) in children.
Methods: Retrospective analysis of patients underwent PM
between 2005-2015 was performed. The effects of parameters included number of
nodules, nodule localization(uni/bilateral), re-metastasectomy, complete
resection, metastasis during initial diagnosis, live tumor histopathology,
nodule progression and stability were analyzed on 1 and 3year event free
survival(EFS), nodule recurrence and mortality.
Results: 27 patients(18M,9F) underwent PM with a median
age of 15years(3-18years). The diagnoses were listed as osteosarcoma (13),
Wilms’ tumor (7), Ewing sarcoma (3), synovial sarcoma (2), rabdomyosarcoma (1)
and mixed germ cell tumor of testis (1). The number of nodules was ≥4 in 10 patients (37%). Five
patients had bilateral nodules (17%). 15 patients had metastatic nudules during
initial diagnosis (55%). The nodules were classified as stabile (7patients),
progressive (7patients) or new onset (13 patients). Three of the nodules had
benign pathologies and excluded from statistical analysis. All of the
parameters which were stated at methods had no statistical effect on 1 year
EFS. Only one parameter as nodule stability had a significant positive effect
on 3 year EFS (p=0,017). Nodule recurrence was seen more frequently in
progressive nodules and live tumor histopathology (p<0.05). Similarly,
mortality was occurred more frequently in progressive nodules and live tumor
histopathology (p<0.05). The nodule stability had a significant positive
effect on nodule recurrence and mortality (p<0.05).
Discussion: Pulmonary metastatic nodules must be excised
surgically to achieve better prognosis. Nodule progression and live tumor
histopathology has a significant negative effect on survival and recurrence
statistically. However, some of the other parameters had significant effect
rationally. Therefore, large patient numbers were necessary to investigate the
effects of these parameters.
Keywords:
Amaç: Çocuklarda
primer akciğer tümörleri nadiren gözlenmektedir. Sıklıkla akciğer metastazları
ile karşılaşılabilmektedir. Bu çalışmada kliniğimizde uygulanan pulmoner
metastazektomi stratejisi ve sonuçlarının tartışılması amaçlandı.
Yöntem: Kliniğimizde
2005- 2015 yılları arasında pulmoner metastezektomi uygulanan olguların
kayıtları geriye dönük incelendi. Nodül sayısı, nodül lokalizasyonu (unilateral
/ bilateral), tekrar metastezektomi gerekliliği, nodülün tamamen çıkarılması, canlı
tümor histopatolojisi, nodül progresyonu ya da stabilitesi gibi parametrelerin
1 ve 3 yıllık sağ kalım, rekürrens ve mortaliteye etkileri araştırıldı.
Bulgular: 27
olguya (18E,9K) pulmoner metastezektomi uygulanıldı.
Olguların ortalama yaşı 15 yaştı (3-18yaş). Hastaların primer tanısı
osteosarkom (13) Wilms tümörü (7), Ewing sarkom (3) sinoviyal sarkom (2),
rabdomyosarkom (1) ve testis mikst germ hücreli testis tümörü (1) idi. 10
olguda dörtten fazla(%55), beş olguda
bilateral (%7) saptandı. Primer tümör tanısı sırasında 15 olguda nodül mevcuttu
(%55). Nodül boyutları izlemde yedi olguda stabil, yedi olguda progresif vasıf
gösterdi. 13 olguda pise rimer tanı sırasında yok iken tedavi sırasında
gelişti. Üç nodül patolojik incceleme sonucu benign olarak raporlandı ve
istatiksel çalışma dışı bırakıldı. Daha önce belirtilen parametrelerden hiç
birinin bir yıllık sağ kalım üzerinde etkisi saptanmadı. 3 yıllık sağ kalıma ise yalnızca nodül
stabilitesinin anlamlı olumlu etkisi saptandı (p=0,017). Nodül rekürrensi, izlemde
progresyon gösteren veya histopatolojik incelemede canlı tümör saptanan
nodüllerde daha sık gözlendi. Benzer şekilde mortalite de bu özellikleri
göstern nodüllerde daha sık saptandı (p<0.05). Nodül stabilitesinin
rekürrens ve mortalite üzerinde pozitif etkisi saptandı (p<0.05).
Sonuç: Pulmoner
metastzektomi çocukluk çağında bazı hastalıklarda tedavi edici iken bazılarında
tanısal amaçlı yapılabilmektedir. Nodül
progresyonu ve canlı tümor histopatolojisinin sağ kalım ve rekürrens üzerine
istatistiksel olarak anlamlı olumsuz etkisi bulunmaktadır. Sağ kalım ve
rekürrense etkisi olabilecek diğer parametrelerin belirlenmesi açısından daha
geniş hasta serileri gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: