Aim: Congenital adrenal hyperplasia (CAH) is
the most commonly observed disorder of sexual differentiation. Surgical
technique and its timing is still debated. In this study we report our surgical
experience in these patients.
Material & Method: Patients undergoing surgery for CAH
between October 2008 – May 2016 were retrospectively included in this study.
Patients’ age, Prader stage, surgical technique, followup time and complications
were noted. Data was descriptively presented.
Results: A total of 50 patients underwent surgery.
There were 41 primary CAH patients (average age 27.9 months, median 17.3 m) of
which 8 underwent total urogenital sinus mobilisation (TUSM) plus use of common
channel as anterior vaginal wall, 15 TUSM, 12 partial urogenital sinus
mobilisation (PUSM) and one cliteroplasty. Prader stage was 2 in one patient, 3
in 22, 4 in 13 and 5 in 5 patients. Five patients were left to anterior
saggital transrectal approach (ASTRA) after cliteroplasty and labioplasty.
Complications were seen in 8 patients (19.5%). These were vaginal
stenosis/closure of vaginal enterence in 3, one labial dehiscence, one
uretrovaginal GERİ ÇEKİLME?? (n=5) in patients where common channel was used as
anterior vaginal wall. In TUSM, one vaginal stenosis an done vaginal GERİ
ÇEKİLME was observed (n=2). In PUSM, one patient developed urinary incontinance
(n=1). Average followup was 50.0 months.
There were nine (17.6%) secondary patients (average age 130.7m, median
108.0m). Three underwent PUSM, two cystoscopy, two cliteroplasty, one TUSM and
one dilatation. One patient underwent ASTRA after cliteroplasty. Complications
were uretrovaginal fistula in one and uretrovaginal GERİ ÇEKİLME in one patient.
Average followup was 48.1m.
Conclusion: TUSM and PUSM are safe procedures with low complication rates in CAH. However, use of common channel as the anterior vaginal wall for patients with high vaginal insertion has a high complication rate. ASTRA should be considered in these patients.
Keywords:
Amaç: Kongenital adrenal hiperplazi (KAH), kız
hastalarda en sık gözüken cinsiyet gelişim bozukluğudur. Ameliyat tekniği ve
ameliyat yaşı literatürde oldukça tartışmalıdır. Bu çalışmamızda, bu grup
hastadaki cerrahi sonuçlarımızı sunmayı amaçladık.
Materyal Metod: Ekim 2008 – Mayıs 2016 tarihleri
arasında, KAH tanısı nedeniyle ameliyat olan hastalar retrospektif olarak
değerlendirildi. Ameliyattaki yaş, geliş cinsiyeti, Prader evresi, yapılan
ameliyat tipi, takip süresi ve gelişen komplikasyonlar not edildi. Veriler
deskriptif olarak sunuldu.
Bulgular: Toplam 50 hastaya cerrahi müdahale
yapıldı. Primer KAH’li 41 hastanın (ortalama yaş: 27.9 ay, ortanca yaş 17.3 ay)
sekizine 8 total ürogenital sinüs mobilizasyonu (TUSM) ile birlikte ortak
kanalın vajen ön duvarı olarak kullanılması, 15’ine TUSM, 12’sine parsiyel
ürogenital sinüs mobilizasyonu (PUSM) ve bir kliteroplasti uygulandı. Hastaların
biri Prader 2, 22’si Prader 3, 13’ü Prader 4 ve 5’i Prader 5 idi. Beş hastada
kliteroplasti ve labioplasti sonrası anterior sagital transrektal girişime (ASTRA)
bırakıldı. Toplam 8 hastada komplikasyon izlendi (%19.5). Bunlar; ortak kanal
kullanılan hastalarda üç hastada vajinal stenoz/ağzın kapanması, bir hastada
labial ayrılma, bir hastada üretrovajinal geri çekilme (n=5); TUSM yapılan
hastalarda birer hastada vajinal stenoz/ağzın kapanması ve vajenin geriye
çekilmesi (n=2); PUSM yapılan hastalarda bir idrar inkontinansı (n=1) idi. Hastaların
ortalama takip süreleri 50.0 ay olarak hesaplandı.
Dokuz hasta (%17.6) sekonder vaka idi (ortalama yaş: 130.7 ay, ortanca yaş:
108.0 ay). Bu hastaların üçüne PUSM, ikisine sistoskopi, ikisine kliteroplasti,
birer hastaya ise TUSM ve dilatasyon uygulandı. Bir hastada kliteroplasti
ardından ASTRA’ya yapıldı. Komplikasyon olarak birer hastada üretrovajinal
fistül ve üretrovajinal geri çekilme saptandı.
Hastaların ortalama takip süreleri 48.1 ay idi.
Sonuç: KAH’ta TUSM ve PUSM güvenilir ve komplikasyon
oranı az ameliyatlar olarak gözükürken, yüksek vajen girişli KAH’larda ortak
kanalın vajen ön duvarı olarak kullanılması yüksek komplikasyon oranı
göstermektedir. Bu hastalarda ASTRA kullanılması düşünülebilir.
Anahtar Kelimeler: