Backgraund/Aim:
Despite renal
adenomas more common in adults, they are also rarely seen in children. Among
these, papillary subtypes are important because they carry risk of
transformation into renal carcinoma. Herein, we aimed to share our experience
with a case of renal papillary adenoma.
Case: Urinary ultrasonography of a 6-year old girl, who was under
treatment for urinary infection, showed a hypoplastic left kidney and a solid
mass in the right kidney. The patient was consulted with pediatric
nephrology and pediatric oncology. No pathological finding was found in VCUG.
CT scan showed a calcified tumor which was approximately 2 cm in diameter,
localizing lateral border of the right kidney (close to upper pole). Also, few small
cystic lesions which were detected. Malignancy could not be eliminated by
neither clinical nor radiological examinations. Excision of the tumor was
decided. The tumor localized on upper/lateral border of the right kidney was
completely excised by laparoscopy. It was reported as renal papillary adenoma by
histopathological examination. The patient was discharged on post-operative day
two. Control ultrasonographies revealed no residual/recurrent mass with small
cysts which were previously determined. She has been clinically following up
for 11 months.
Conclusion: It can be difficult to distinguish renal papillary
adenomas from malignant renal tumors both clinically and radiologically. In
such cases, laparoscopic excision which is planned taking the tumor site/size
into consideration may be a diagnostic and therapeutic approach. Also, close
follow up is crucial due to the malignancy risk.
Keywords:
Önbilgi/Amaç:
Renal adenomlar erişkinlerde daha sık görülmesine karşı çocuklarda oldukça
nadir görülen tümörlerdir. Bunlar arasında yer alan papiller tipteki adenomlar
ise renal karsinom gelişme riski nedeniyle önem taşırlar. Burada renal
papiller adenomlu bir olgu ile ilgili deneyimimizin paylaşılması amaçlanmıştır.
Olgu:
İdrar yolu enfeksiyonu nedeniyle tedavi gören 6 yaşındaki kız hastanın ultrasonografisinde
sol böbreğin hipoplazik olduğu, sağ böbrekte ise solid bir kitle bulunduğu
saptanmış. Çocuk nefrolojisi tarafından değerlendirilen hastanın VCUG’de
patolojik bulgu saptanmamış. Çocuk onkolojisi görüşü istenen hastanın BT’sinde
ve sağ böbrek lateralinde (üst pole yakın) yaklaşık 2cm çapında kalsifiye
alanlar içeren hipodens kitle ile birlikte birkaç adet küçük kistik lezyon
tespit edildi. Klinik ve radyolojik olarak malignite varlığı ekarte edilemediği
için kitlenin eksizyonuna karar verildi. Laparoskopi ile sağ böbrek üst pole
yakın yerleşim gösteren kitle total olarak eksize edildi. Histopatolojik
inceleme sonucu renal papiller adenom olarak raporlandı. Hasta postoperatif
2’inci gün taburcu edildi. Kontrol ultrasonografilerinde sağ böbrekteki kistik
lezyonları stabil olan hastanın klinik izlemi 1 yıldır rekürrens olmaksızın
devam etmektedir.
Sonuç: Renal papiller adenomların klinik ve radyolojik
olarak malign böbrek tümörlerinden ayrımı güç olabilir. Bu olgularda lezyonun
lokalizasyonu/boyutu da dikkate alınarak uygulanan laparoskopik eksizyon tanı
koymayı sağladığı gibi tedavi edici de olabilmektedir. Malignite riski
nedeniyle olguların yakın izlemi de gereklidir.
Anahtar Kelimeler: