Purpose:
Hirschsprung’s disease (HD) is a congenital disorder characterized by the
absence of ganglion cells in the bowel resulting in functional bowel
obstruction symptoms which requires surgery. Well-known long term complications
consist of constipation, incontinence and chronic enterocolitis.
Patients
and Method: Total of 137 cases operated with transanal endorectal pull-through
(TERP) technique from January 2001 to December 2014 were identified. 36
patients meeting the study criteria are included. Patients at the age of 3 and
above are accepted to complete toilet training. Delphi scoring system, BFS and
PICCS surveys are assessed. Anal canal
tonus is evaluated with rectal examination(RE).
Findings:
There were 25 girls and 11 boys in the study. Average age was 8,39 years at the
time of study. Total of 28 patients had incontinence and/or constipation
complaints. The length of the aganglionic bowel segment is found to be below
10cm in 22/36, 11-15cm in 7/36, 16-20cm in 3/36 and 21-27cm in 4/36 patients.
The RE was normal in 21, decreased in 3, and increased in 4 patients. 11
patients had HAEC post operatively without recurrence. 3 patients had Down
syndrome. None of the patients had a family history for HD. Patients with
decreased anal tonus on physical examination (PE) had statistically significant
worse BFS scores. Constipated and incontinent patients had decreased anal tonus
on PE. Overall, the incontinence and constipation rates were 58,3% and 41,6%,
respectively. Assessment of PE findings with survey results suggest that 80,9%
of cases had “pseudo-incontinence”.
Results: Our long term incontinence and constipation
results are found consistent with literature. It is important to evaluate the sphincteric
tonus and anal canal sensation with colonic motility of the patients with HD for
normal evacuation. Determining a patient-specific treatment for patients with
soiling complaint and achieving improvement in quality of life of these
patients are crucial.
Keywords:
GİRİŞ
Hirschsprun Hastalığı(HH), tedavisi cerrahi olan ve distal
bağırsağın konjenital ganglion hücre yokluğu sonucu fonksiyonel bağırsak
obstrüksiyonu ile karakterize bir hastalıktır. Geç dönemde konstipasyon,
inkontinans ve kronik enterokolit gibi durumlarla karşılaşılmaktadır.
OLGULAR VE YÖNTEM
HH nedeniyle Ocak 2001- Aralık 2014 arasında opere
edilen toplam 137 olgudan Transanal Endorektalpull-through(TEP) uygulanan 36 olgu
çalışmaya alındı. Olguların tuvalet alışkanlıklarının değerlendirilmesi için 3
yaş sınır olarak alındı. Hirschsprung ilişkili enterokolit(HİEK) değerlendirilmesi
için Delphi skorlaması, bağırsak fonksiyonlarının değerlendirilmesi için BFS ve
PICCS anketleri uygulandı. Rektal tuşe ile anal tonus değerlendirmesi yapıldı. 36
hastanın 25’i erkek 11’i kızdı. Yaş ortalaması 8,39 yıldı. 28 hastada inkontinans
ve/veya kabızlık şikayeti mevcuttu. 22 hastada aganglionik segment ilk 10cm’de,
7sinde 11-15cm, 3ünde 16-20cm ve 4ünde 21-27cm arasındaydı. Rektal tuşe yapılan
28 hastanın üçünde anal tonus azalmış, dördünde artmış, 21inde ise normal
bulundu. 11 hastanın postoperatif dönemde HİEK atağı geçirdiği ancak tekrarlamadığı
saptandı. Üç hastada Down sendromu mevcuttu. Hastaların hiçbirinde aile öyküsü
yoktu. Rektal tuşede anal tonusta azalma saptanan hastaların BFS sonuçları
istatistiksel olarak anlamlı daha kötüydü. Konstipe ve inkontinan olarak
yorumlanan hastaların rektal tuşelerinde anal tonusun azalmıştı. İstatistiksel
olarak anlamlı olmamakla birlikte kızlarda BFS sonuçlarının daha kötüydü. Down
sendromlu hastaların tümünde HİEK atağı olduğu saptandı. Çalışmamızda inkontinans
ve konstipasyon oranları %58,3 ve %41,6 bulundu. Fizik muayene bulguları ve
anket sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, olguların %80,9’unun yalancı
inkontinansa sahip olduğu görüldü.
SONUÇ
Çalışmamızdaki uzun dönem inkontinans ve
konstipasyon sonuçlarının literatür ile uyumlu olduğu gözlenmiştir. HH
nedeniyle opere edilen hastaların uzun dönem kontinans değerlendirmesinde
normal bir dışkılama için gerekli olan sağlam sfinkter ve anal kanal hissi ile
kolon motilitesinin değerlendirilmesi gerekir. Soiling nedeniyle kliniğe
başvuran hastaların detaylı değerlendirilmesinin ardından hastalara özel tedavi
şemasının belirlenmesi ve hastaların hayat kalitelerinin arttırılması
önemlidir.
Anahtar Kelimeler: