Aim of the study: Meatal stenosis etiology after newborn circumcision was suggested to be secondary to adherence of urethral meatus mucosa at its ventral aspect due to chronical irritation of penile glans and meatus with urine, amonniac and diaper dermatitis. However, we did not notice such condition in cases whose glanses and urethral meatus were not covered with a preputium congenitally. In our study, we aimed to discuss the etiology of meatal stenosis accompanied by this information.
Methods: Between 2014 and 2015 years, records of 12 children who had hooded preputium with normal urethral meatus and admitted for routine circumcision were evaluated regarding to physical examination, voiding pattern (thin micturing, upwards micturing, dysuria) and operation procedures.
Main Results: All children were examined previously in the newborn period due to a circumcision request; however, circumcisions were delayed because of the hooded preputium anomaly in all. Children had no meatal stenosis finding and they were circumcised in an average 6 years of age. Urethral meatus were checked for stenosis during circumcision. There was no additional pathology except hooded prepuce and none of them required any additional procedure. There were no symptoms at follow-up.
Conclusions: Meatal stenosis did not occur in cases whose glans penis are naked with hooded prepuce. These findings do not support the default risk factors and the mechanism of meatal stenosis after newborn circumcision. We think that the etiology of meatal problem which can be seen after newborn circumcision, should be investigated for other risk factors and mechanisms.
Keywords:
Önbilgi ve amaç: Yenidoğan sünneti sonrası saptanan meatal darlık etyolojisinde açıkta kalan penis glans ve measının idrar ile kronik irritasyonu, amonyak dermatiti ve bez tahrişi sonucu meatal mukozanın ventralde karşılıklı yapıştığı varsayılmaktadır. Ancak klinik pratiğimizde doğumsal olarak prepisyumun glansı örtmediği için glansın ve meanın açıkta olduğu olgularda bu sorunu gözlemlemedik. Çalışmamızda bu bilgi eşliğinde meatal darlık etyolojisinin tartışılması amaçlandı.
Hastalar ve Yöntem: 2014-2015 yılları arası doğumsal hooded prepisyum tanılı, normal üretral meatusu olan ve rutin sünnet için başvuran 12 çocuğun fizik muayene bulguları, işeme sorgulaması (ince işeme, yukarı doğru işeme, dizuri) ve cerrahi işlem kayıtları değerlendirildi.
Bulgular: Olguların hepsi tarafımızca daha önce yenidoğan sünneti isteği nedeniyle görülmüş, ancak hooded prepusyum nedeniyle sünnetleri ertelenmişti. Sorgulamalarında meatal darlık ile ilgili semptom bulunmayan çocuklar, ortalama 6 yaşında genel anestezi altında sünnet edildiler. Sünnet esnasındaki fizik muayenede üretra meatusları darlık açısından kontrol edildi. Hooded prepisyum dışında ek penil patoloji saptanmadı. Olguların hepsine sünnet dışında ek işlem yapılmadı. İşlem sonrası takipte yakınma saptanmadı.
Tartışma ve Sonuç: Doğumsal olarak glansın açık olduğu hooded prepisyumlu olgularda meatal darlığın gelişmemesi yenidoğan sünneti sonrası meatal darlık gelişiminde varsayılan risk faktörleri ve darlık oluşum mekanizmalarını desteklememektedir. Yenidoğan sünneti sonrası görülebilen meatal problem etyolojisinde diğer risk faktörlerinin ve oluşum mekanizmalarının araştırılması gerektiğini düşünmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: