Aim: Ovarian torsion is a significant cause of acute abdominal pain in pediatric patients, and timely diagnosis followed by surgical intervention can preserve ovarian function. This study aimed to evaluate the clinical and surgical characteristics of pediatric patients treated for ovarian torsion and to identify potential risk factors associated with recurrence.
Methods: The medical records of 60 girls diagnosed with ovarian torsion between 2016 and 2024 were retrospectively reviewed. Analyzed variables included age, time from symptom onset to surgery, side and number of twists, imaging modalities, associated pelvic pathologies, surgical approach (laparoscopic/open), procedure type (detorsion/salpingo-oophorectomy), histopathological results, ovarian fixation status, and recurrence.
To assess the association between fixation and recurrence, patients were divided into two groups (fixation vs. no fixation), and due to the limited sample size, Fisher’s exact test was used.
Results: The mean age was 13.3 ± 3.2 years, and the average interval from diagnosis to surgery was 46.8 ± 37 hours. Torsion most commonly affected the left ovary (63%) and involved 2–3 twists in 78% of cases. Ultrasonography was the initial imaging modality in 96% of patients, while magnetic resonance imaging (MRI) was employed in diagnostically uncertain cases. The most common associated pathologies were follicular cysts, paraovarian cysts, and serous cystadenomas. No malignant lesions were identified. A laparoscopic approach was used in 68% of cases, and ovary-sparing detorsion was performed in 90% of patients. Salpingo-oophorectomy was required in only five cases.
During a mean follow-up of four years, recurrence occurred in two patients—both of whom had not undergone ovarian fixation. Comparison between the no-fixation (n=58) and fixation (n=2) groups using Fisher’s exact test revealed a statistically significant association between fixation and recurrence (p<0.001).
Conclusion: Pediatric ovarian torsion most often arises from benign cystic lesions. Ultrasonography remains the primary diagnostic modality. Despite delays in diagnosis, ovary-preserving surgery is feasible in most cases. Recurrence is rare; however, the potential role of ovarian fixation in preventing recurrence should be further investigated in studies with larger sample sizes.
Keywords: Ovarian Torsion, Recurrence, Detorsion, Minimally Invasive Surgery, Retrospective Study
Amaç: Over torsiyonu, çocukluk çağında akut karın ağrısının önemli nedenlerinden biridir ve zamanında tanı ile cerrahi müdahale, overin fonksiyonunun korunmasını mümkün kılar. Bu çalışmada, over torsiyonu tanısıyla izlenen pediatrik hastaların klinik ve cerrahi özelliklerinin yanı sıra, rekürrens ile ilişkili olası risk faktörlerinin değerlendirilmesi amaçlandı.
Yöntem: 2016–2024 yılları arasında over torsiyonu tanısı alan 60 kız hastanın tıbbi kayıtları retrospektif olarak incelendi. İncelenen değişkenler arasında yaş, semptom başlangıcından cerrahiye kadar geçen süre, torsiyonun tarafı ve tur sayısı, kullanılan görüntüleme yöntemleri, eşlik eden patolojiler, cerrahi yaklaşım (laparoskopik/açık), uygulanan işlem (detorsiyon/salpingo-ooferektomi), histopatoloji, over fiksasyonu yapılıp yapılmadığı ve rekürrens durumu yer aldı.
Fiksasyonun rekürrens üzerindeki etkisi iki grup (fiksasyon yapılan vs yapılmayan) arasında karşılaştırılmış olup, Fisher’ın kesin testi ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Ortalama yaş 13,3 ± 3,2 yıl, tanı ile cerrahi arasındaki ortalama süre 46,8 ± 37 saatti. Torsiyon en sık sol overde (%63) ve 2–3 tur (%78) şeklinde gözlendi. Tüm hastalarda ultrasonografi (%96) ilk görüntüleme yöntemi olarak kullanıldı. Tanısal belirsizlik durumlarında manyetik rezonans görüntüleme tercih edildi. En sık eşlik eden patolojiler folikül kisti, paraovaryan kist ve seröz kistadenomdu. Malignite saptanmadı. Laparoskopik cerrahi %68, over koruyucu detorsiyon ise %90 hastada tercih edildi. Salpingo-ooferektomi yalnızca 5 olguda yapıldı. Ortalama 4 yıllık takipte rekürrens sadece 2 hastada gözlendi; her iki olguda da fiksasyon uygulanmamıştı.
Fiksasyon yapılmayan (n=58) ve yapılan (n=2) gruplar arasında rekürrens açısından yapılan değerlendirmede, hasta sayısının sınırlı olması nedeniyle Fisher’ın kesin testi tercih edildi; analiz, fiksasyon ile rekürrens arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki gösterdi (p<0.001).
Sonuç:
Pediatrik over torsiyonu sıklıkla benign kistik lezyonlara sekonder gelişir. USG temel tanı yöntemidir. Gecikmeye rağmen over koruyucu cerrahi sıklıkla mümkündür. Rekürrens nadirdir; ancak fiksasyonun rekürrensi önlemedeki etkisi daha geniş örneklem grupları ile değerlendirilmelidir
Anahtar Kelimeler: Over Torsiyonu, Rekürrens, Detorsiyon, Minimal İnvaziv Cerrahi, Retrospektif Çalışma