Aim: The aim of the study is to evaluate the influence of admission time and symptom duration on clinical course of hypertrophic pyloric stenosis (HPS).
Methods: Patients operated for HPS in last 20 years were evaluated for demographic features, clinical characteristics, laboratory and radiological findings retrospectively. Data collected were compared in early (<1 months;EAG) and late (>1 months;LAG) admission groups and short (<1 week;SDG) and long (>1 week;LDG) symptom duration groups.
Results: Totally 70 cases were included with male/female ratio of 6/1. All cases were admitted with projectile vomiting. The median duration of symptom was 5.5 day (3-10) in EAG (n=26), whereas 9.5 day (5.25-19.5) in LAG (n=44, p=0,009). The median pyloric muscle thickness was significantly higher in LAG compared to EAG [5 mm (IQR:5-6) vs 5 mm (IQR:4-5) respectively, p=0.026]. The median serum potassium level was significantly lower in LAG [4.4 mEq/L, (3.7-4.9] compared to EAG [4.8 mEq/L (4.1-5.3) p=0,030]. When durations of symptoms evaluated, 35 cases were enrolled in both groups. The mean pyloric muscle thickness was significantly higher in LDG compared to SDG [5 mm (IQR:4-5) vs 6 mm (IQR:5-6) respectively, p=0,003]. The serum potassium and chlorine levels were significantly lower in LDG compared to SDG (p=0,001; p=0,006, respectively). Other parameters including timing of surgery didn’t show any significant difference in all groups.
Conclusion: Patients with longer duration of symptoms and late admission have significantly thicker pyloric muscle. Although decreased serum potassium levels were related with longer symptom duration and late admission time, timing of surgery and surgical outcome was not affected.
Keywords: hypertrophic pyloric stenosis, admission, symptom duration, surgical outcome
Amaç: Çalışmanın amacı başvuru zamanı ve semptom süresinin hipertrofik pilor stenozunun (HPS) klinik seyri üzerine etkisini değerlendirmektir.
Yöntem: Son 20 yılda HPS nedeniyle ameliyat edilen hastalar geriye dönük olarak demografik özellikler, klinik özellikler, laboratuvar ve radyolojik bulgular açısından değerlendirildi. Toplanan veriler erken (<1 ay;EBG) ve geç (>1 ay;GBG) başvuru grupları ile kısa (<1 hafta;KG) ve uzun (>1 hafta;UG) semptom süresi grupları olarak karşılaştırıldı.
Bulgular: Toplam 70 olgu çalışmaya dahil edildi. Kadın/erkek oranı 6/1 idi. Tüm olgular fışkırır kusma ile başvurdu. Ortanca semptom süresi EBG'de (n=26) 5,5 gün (3-10), GBG'de 9,5 gün (5,25-19,5) (n=44, p=0,009) idi. Ortanca pilor kası kalınlığı GBG'de EBG'ye göre anlamlı olarak daha yüksekti [sırasıyla 5 mm (IQR:5-6) ve 5 mm (IQR:4-5), p=0.026]. Ortanca serum potasyum düzeyi GBG'de [4,4 mEq/L, (3,7-4,9] EBG'ye göre [4,8 mEq/L (4,1-5,3) p=0,030] anlamlı olarak düşüktü. Semptom süreleri değerlendirildiğinde her iki grupta 35 olgu incelendi. Ortalama pilorik kas kalınlığı UG'de KG'ye göre anlamlı olarak yüksekti [sırasıyla 5 mm (IQR:4-5) - 6 mm (IQR:5-6); p=0,003]. Serum potasyum ve klor düzeyleri UG'de KG'ye göre anlamlı olarak düşüktü (sırasıyla p=0,001; p=0,006). Ameliyat zamanı ve diğer parametreler açısından gruplar arası anlamlı fark görülmedi.
Sonuç: Semptom süresi daha uzun olan ve geç başvuran hastalarda pilor kası anlamlı olarak daha kalındır. Serum potasyum düzeylerinin düşmesi, semptom süresinin uzaması ve geç başvuru süresi ile ilişkili olmasına rağmen, cerrahinin zamanlaması ve cerrahi sonucu etkilememektedir.
Anahtar Kelimeler: hipertrofik pilor stenozu, başvuru, semptom süresi, cerrahi sonuç