Introduction: Choledochal cysts are a rare congenital cystic dilatation of the biliary tract. In addition to prenatal diagnosis, they are often detected incidentally. They can cause complaints such as abdominal pain, vomiting and jaundice. Aim: In this study, the long-term follow-up result of choledochal cysts in our clinic were evaluated and it was aimed to be discussed in the light of the literature.
Material-Method: Patients diagnosed with choledochal cyst between June 2012 and September 2022 were evaluated retrospectively in terms of age, gender, presence of antenatal diagnosis, admission complaint, operation type, postoperative clinical progress and complications and long-term results.
Results:28 patients who were operated for choledochal cyst, 22 were female and 6 were male. The mean age at presentation of the patients was 62 months. Four of the patients had antenatal diagnosis. The most common complaint was abdominal pain (46.4%). Other complaints were acholic stool, jaundice, nausea and vomiting. Abdominal ultrasonography was performed on all patients. In addition, Magnetic Resonance Cholangiopancreatography (MRCP) was performed on 26 patients. The most common type of choledochal cyst found in MRCP was Type 1. In the treatment, total cystectomy and roux-y hepaticojejunostomy were performed on 25 patients and laparoscopic hepaticoduodoenostomy on three patients. Three patients who were found to have anastomotic leakage in the postoperative period were reoperated. Enteral feeding was started on the average 5th postoperative day. The mean hospital stay was 9.5 days. The patients were followed for an average of 22 months. During the follow-up period, cholangitis developed in four patients (14.2%) and their treatment was completed with a short hospitalization. All of these patients were in the group of patients who underwent hepaticojejunostomy. A second cholangitis attack occurred in only one of these patients. Except for the patients who had cholangitis, elevated asymptomatic liver function tests were detected in two patients.
Conclusion: Although choledochal cysts have a good clinical progress in terms of long-term results, these cases should be followed up in terms of cholangitis attacks. Minimally invasive surgery should be chosen as the surgical procedure because it is more physiological. Although we have little clinical experience, hepaticoduodenostomy should bepreferred as the procedure performed.
Keywords: choledochal cyst,roux-y hepaticojejunostomy, cholangitis,minimally invasive surgery
Giriş: Koledok kistleri safra yollarının nadir görülen konjenital kistik dilatasyonudur. Antenatal tanı konulabildiği gibi çoğu zaman insidental olarak saptanırlar. Karın ağrısı, kusma, sarılık gibi şikayetlere neden olabilmektedirler.
Amaç: Bu çalışmada, kliniğimizde koledok kisti uzun dönem takiplerindeki sonuçları ele alınmış ve literatür eşliğinde tartışılması amaçlanmıştır.
Materyal-Metod: Haziran 2012-Eylül 2022 tarihleri arasında koledok kisti tanısı alan hastalar yaş, cinsiyet, antenatal tanı varlığı, başvuru şikâyeti, operasyon tipi, postoperatif klinik seyir ve komplikasyonlar ile uzun dönem sonuçlar açısından retrospektif olarak değerlendirildi.
Bulgular: Koledok kisti nedeniyle opere edilen 28 olgunun 22’si kız, 6’sı erkekti. Hastaların ortalama başvuru yaşı 62 aydı. Hastaların dört tanesinin antenatal tanısı mevcuttu. En sık başvuru şikâyeti karın ağrısı idi (%46,4). Diğer başvuru şikayetleri ise akolik gaita, sarılık, bulantı ve kusma idi. Tüm hastalara abdominal ultrasonografi yapıldı. Ayrıca, 26 hastaya Manyetik Rezonans Kolanjiopankreatografi (MRCP) yapıldı. Mrcp’de en sık saptanan koledok kisti tipi Tip 1 idi. Tedavide hastaların tümünde total kistektomi ile birlikte 25’ine roux-y hepatikojejunostomi ,üç hastaya ise laparoskopik hepatikoduodoenostomi yapıldı. Ameliyat sonrası dönemde anastomoz kaçağı saptanan üç hasta yeniden opere edildi. Postoperatif ortalama 5. günde hastaların beslenmeleri açıldı. Ortalama hastanede kalış süresi 9,5 gündü. Hastalar ortalama 22 ay takip edildiler. Takip sürecinde dört hastada (%14.2) kolanjit gelişti ve kısa süreli hospitalizasyonla tedavileri tamamlandı. Bu hastaların tümü hepatikojejunostomi yapılan hasta grubunda yer almaktaydı. Bu hastalardan sadece bir tanesinde ikinci bir kolanjit atağı gerçekleşti. Kolanjit geçiren hastaların haricinde iki hastada asemptomatik karaciğer fonksiyon testlerinde yükseklik saptandı.
Sonuç: Koledok kistleri, uzun dönem sonuçları açısından klinik olarak iyi seyirli olsada bu olfular kolanjit atakları açısından takip edilmelidir. Cerrahi olarak daha fizyolojik olduğu için klinik tecrübemiz az olmakla birlikte minimal invaziv cerrahi, yapılan işlem olarak ta hepatikoduodenostomi tercih edilmelidir.
Anahtar Kelimeler: koledok kisti,roux-y hepatikojejunostomi, kolanjit,minimal invaziv cerrahi