Aim: Duodenal localisation of Burkitt lymphoma is rare. The diagnosis and treatment process of a case with duodenal Burkitt lymphoma presenting with duodenal obstruction, cholestasis, and pancreatitis is presented.
CASE: An 11-year-old male patient was evaluated with right upper quadrant pain, and endoscopic retrograde cholangiopancreatography (ERCP) was applied to the patient who was reported to have a distal choledochal stone. The case, which was reported to be unable to pass from the second continent of the duodenum to the distal in ERCP, was referred to us with the preliminary diagnosis of pancreatitis.
There was marked icterus and right upper quadrant tenderness. In laboratory examination, total bilirubin: 6.5mg/dl, direct bilirubin:6mg/dl, amylase:340U/l. Sludge in the hydropic gallbladder in abdominal ultrasonography; Dilatation was observed in the common bile duct, intrahepatic bile ducts, and Wirsung duct. In addition to sonographic findings in computed tomography and magnetic resonance cholangiopancreaticography (MRCP), thickening of the duodenal wall and significant inflammation in the portal hilus and around the pancreas were detected. Percutaneous transhepatic cholangiography (PTC) was performed, there was no passage to the duodenum, and a drain was placed in the dilated bile ducts. After drainage, cholestasis and pancreatitis clinic regressed.
Considering a malignancy involving the duodenum, the patient was consulted with Pediatric Hematooncology, and a tru-cut biopsy was performed from the duodenal wall in Interventional Radiology.
The patient, whose pathological diagnosis was Burkitt's lymphoma, underwent positron emission tomography, and the findings were interpreted in favor of lymphoproliferative disease. Focal foci in the abdominopelvic areas were considered as the involvement of the primary disease. The patient was transferred to Hematooncology; chemotherapy was started. The PTC catheter was removed in the second month after the mass regressed almost entirely during the follow-up. Patient in the hematooncology follow-up, cholestasis and obstruction findings have completely regressed.
Conclusion: In gallstone diseases and complications, if the clinical, radiological, and biochemical findings are not compatible with the defined pictures, surgical intervention should not be rushed. Atypical wall thickening in radiological imaging should suggest malignancy. Drainage with PTC provides excellent advantages for clinical monitoring and imaging.
Keywords: Burkitt's lymphoma, duodenal obstruction, cholestasis
AMAÇ: Burkitt lenfomanın duodenal yerleşimi nadir görülür. Duodenal obstrüksiyon, kolestaz ve pankreatitle başvuran duodenal Burkitt lenfomalı olgunun tanı ve tedavi süreci sunulmuştur.
OLGU: Sağ renal agenezi nedeniyle takipli 11 yaşında erkek olgu, sağ üst kadran ağrısı ile dış merkezde değerlendirilmiş, distal koledok taşı saptandığı söylenen hastaya endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi (ERCP) uygulanmıştı. ERCP’de duodenum ikinci kıtadan distale geçilemediği bildirilen olgu pankreatit ön tanısıyla tarafımıza yönlendirilmişti.
Fizik muayenede belirgin ikteri ve sağ üst kadran hassasiyeti mevcuttu. Laboratuvar incelemede total bilirubin:6.5mg/dl, direkt bilirubin:6mg/dl, amilaz:340U/l idi. Abdominal ultrasonografide hidropik safra kesesinde çamur; koledokta, intrahepatik safra yollarında ve Wirsung kanalında dilatasyon izlendi. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans kolanjiopankreatikografide(MRCP) sonografik bulgulara ek olarak duodenum duvarında kalınlaşma, portal hilus ve pankreas etrafı planlarda belirgin enflamasyon saptandı. Bu bulgularla komplike koledokolitiyazis ve duodenal yaralanma ön tanılarıyla nazogastrik drenajına alındı. Perkütan transhepatik kolanjiografi (PTK) yapıldı, duodenuma geçiş olmadığı görüldü ve dilate safra yollarına dren yerleştirildi. Drenaj sonrası kolestaz ve pankreatit kliniği geriledi, oral beslenmeye başlandı.
Takibinde kusma şikayetinin devam etmesi nedeniyle MR tekrarlandı, kolestaz ve pankreatit gerilemiş olmasına karşın duodenum duvarındaki kalınlaşmanın arttığı görüldü. Duodenumu tutan bir malignite düşünülerek hasta Çocuk Hematoonkoloji ile konsülte edildi ve duodenum duvarından Girişimsel Radyoloji’de tru-cut biyopsi yapıldı.
Patolojik tanısı Burkitt Lenfoma olarak sonuçlanan hastaya pozitron emisyon tomografisi çekildi, bulgular lenfoproliferatif hastalık lehine yorumlandı. Abdominopelvik alanlarda görülen fokal odaklar primer hastalığın tutulumu olarak değerlendirildi. Hasta Hematoonkoloji’ye devredildi, kemoterapi başlandı. Takipte kitlenin tama yakın gerilemesi üzerine PTK kateteri 2.ayında alındı. Çocuk Hematoonkoloji takibinde, kolestaz ve obstrüksiyon bulguları tamamen gerilemiş durumdadır.
SONUÇ: Safra taşı hastalıkları ve komplikasyonlarında; klinik, radyolojik ve biyokimyasal bulgular tanımlanmış tablolarla uyumlu değilse cerrahi girişim için aceleci davranılmamalıdır. PTK ile drenaj, klinik izlem ve görüntüleme için büyük avantaj sağlar. Radyolojik görüntülemelerde atipik duvar kalınlaşması maligniteyi düşündürmelidir.
Anahtar Kelimeler: Burkitt lenfoma, duodenal obstrüksiyon, kolestaz