Close

Oral Presentation - 1

Management of a case of eosinophilic cystitis, a rare case

HB Gürleyen*, U Bağcı**, KU Özkan**
*Erciyes University School of Medicine, Department of Pediatric Surgery
**Erciyes University School of Medicine, Department of Pediatric Surgery, Division of Pediatric Urology

Introduction

Eosinophilic cystitis is an inflammatory bladder pathology that is very rare in the pediatric age group. Less than 40 cases have been reported in the literature to date. The main presenting symptoms are dysuria, frequent urination, sense of urgency, microscopic/macroscopic hematuria and suprapubic pain. While a conservative approach is adopted in the treatment of cases without macroscopic hematuria; transurethral cauterization or resection is applied in cases with macroskopic hematuria and unresponsive to medical treatment.

Case Report

A 16-year-old male patient, who was followed up with the diagnosis of hypereosinophilic syndrome and discontinued methylprednisolone treatment, presented with acute lower urinary tract symptoms (feeling of urgency, frequent urination) and nocturna without secondary enuresis. Urinary system infection was excluded and asymmetrical bladder wall thinckening (17 mm at the thickest point) was detected ultrasonographically, and a decrease in bladder capacity and compliance was detected urodynamically. Diagnostic cyctoscopy was performed fort he purposes of histopathological diagnosis and treatment plan. There was increased vascularity in the trigonal region and the opposite wall. Numerous non-ulcerous lesions of approximately 5 mm in size were observed in the bladder dome. Bladder capacity was measured as 120 ml. It could not be distinguished from malignancy on cyctoscopic images. Tissue samples were taken by punch biopsy from two areas, one from the opposite wall with increased vascularity an done of the raised lesions on the dome. Pathology result was reported as eosinophilic cystitis from both foci. The patient was started on 4mg/day tolterodine and 200mg/day imatinib mesylate treatments. Control cyctoscopy was performed on the patient whose uroflowmetric parameters improved, at the 3rd month of the medical treatment combination. It was observed that aytpical vascularization and lesions disappeared completely.

Conclusion

In the presence of sudden onset voiding problems in patients followed up with hypereosinophilic syndrome, it should ne kept in mind that eosinophilic cystitis may have developed. Although it is usually self-limited, in cases where the treatment of eosinophilic cystitis is delayed, permanent bladder fibrosis and urinary system obstruction may develop, so patients should be treated appropriately without wasting time. In our case, eosinophilic cystitis regressed completely with the alternative treatment of imatinib mesylate.

Keywords: Eosinophilic cystitis, hypereosinophilic syndrome, imatinib mesylate, pediatric urology

Sözlü Sunum - 1

Nadir görülen eozinofilik sistit olgusunun yönetimi

HB Gürleyen*, U Bağcı**, KU Özkan**
*Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD
**Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi AD, Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı

Giriş

Eozinofilik sistit, çocuk yaş grubunda oldukça nadir görülen inflamatuar bir mesane patolojisidir. Literatürde bugüne kadar 40’dan az olgu bildirilmiştir. Başlıca başvuru semptomları dizüri, sık idrara çıkma, aciliyet hissi, mikroskopik/makroskopik hematüri ve suprapubik ağrıdır. Makroskopik hematürinin olmadığı olgularda tedavide konservatif yaklaşım benimsenirken; makroskopik hematüri ve medikal tedaviye yanıtsız olgularda transüretral koterizasyon ya da rezeksiyon uygulanmaktadır.

Olgu Sunumu

Hipereozinofiik sendrom tanısıyla takipli ve metilprednizolon tedavisini bırakan 16 yaşındaki erkek hasta akut gelişen alt üriner sistem semptomları (aciliyet hissi, sık idrara çıkma) ve sekonder enüresiz nokturna kliniğiyle başvurdu. Üriner sistem enfeksiyonu dışlanıp, ultrasonografik olarak asimetrik mesane duvar kalınlaşması (en kalın yerde 17 mm), ürodinamik olarak mesane kapasite ve kompliyansında azalma tespit edildi. Histopatolojik tanı konulması ve tedavi planı amaçlarıyla tanısal sistoskopi yapıldı. Trigonal bölge ve karşı duvarda damarlanma artışı olduğu görüldü. Mesane kubbesinde çok sayıda yüzeyden kabarık yaklaşık 5 mm boyutunda ülsere olmayan lezyonlar izlendi. Mesane kapasitesi 120 ml olarak ölçüldü. Sistoskopik görüntülerde maligniteden ayırt edilemedi. Damarlanma artışının olduğu karşı duvardan ve kubbedeki kabarık lezyonların birinden olmak üzere iki bölgeden punch biyopsi ile doku örneği alındı. Patoloji sonucu her iki odaktan da eozinofilik sistit olarak raporlandı. Hastaya 4mg/gün tolterodin ve 200 mg/gün imatinib mesilat tedevileri başlandı. Üroflovmetrik parametreleri düzelen hastaya, medikal tedavi kombinasyonunun 3. ayında kontrol sistoskopi yapıldı. Atipik damarlanmaların ve lezyonların tamamen kaybolduğu görüldü.

Sonuç

Hipereozinofilik sendromuyla takip edilen hastalarda ani gelişen işeme problemleri varlığında, eozinofilik sistit gelişmiş olabileceği akla getirilmelidir. Genellikle kendini sınırlasa da eozinofilik sistitin tedavisinde gecikildiği durumlarda kalıcı mesane fibrozisi ve üriner sistem obstrüksiyonları gelişebileceğinden, hastalar zaman kaybedilmeden uygun şekilde tedavi edilmelidir. Olgumuzda, alternatif olarak kullanılan imatinib mesilat tedavisiyle eozinofilik sistit tablosu tamamen gerilemiştir.

Anahtar Kelimeler: Eozinofilik sistit, Hipereozinofiik sendrom, imatinib mesilat, pediatrik üroloji

Close
Kongre katılım belgenizi ankte sayfasındaki değerlendirme anketini doldurarak alabilirsiniz.