Aim: To evaluate the effects of image-defined risk factors (IDRF) on surgical methods and outcomes.
Methods: Cases with IDRF(+) intra-abdominal neurogenic tumors in 2015-2021 were evaluated retrospectively.
Results: One or more IDRFs were present in 26 of 40 patients who underwent surgical treatment with the diagnosis of intra-abdominal neurogenic tumor. The mean age at diagnosis of 26 cases was 3.9 years (15 days-16 years). At the time of diagnosis, the total number of IDRFs was 57 in 26 cases, and the mean number of IDRFs was 2.1 (1-5).
In treatment; Late primary surgery was performed in all NBs and 4 of GNBs, and primary surgery was performed in 2 GNBs and 2 GNs. While the mean IDRF count was 2.1 (1-5) at the time of diagnosis in 22 patients who underwent late primary surgery, it was 1.5 (0-5) after chemotherapy. A decrease in the number of IDRF was found in 9 (40%) of these 22 cases.
In the surgical method; Total vascular isolation and complete retroperitoneal dissection were performed in 12 of the cases. The mean IDRF count of these 12 cases was 2.7(1-5). Partial vascular isolation and mass excision were performed in the remaining 14 cases, and the IDRF number was found to be 1.7 (1-3).
Complete resection was performed in 20 of all cases, and nearly complete in 6 (NB:4, GNB:2). Delayed primary surgery was performed in 5 of those who underwent nearly complete resection, and 2 of them had a decrease in the number of IDRFs after chemotherapy.
In the postoperative period, complications were observed in 4. In these 4 cases with complications, the mean IDRF count was 2.75.
Conclusion: The presence and number of IDRF in neurogenic tumors affect the surgical treatment method, tumor resectability and surgical complication rates.
Keywords: image-defined risk factor, neurogenic tumor, surgery
Amaç: Nörojenik tümörlerde görüntülemeye dayalı risk faktörlerinin(IDRF) cerrahi yöntem ve sonuçlara etkisini değerlendirmek
Yöntem: 2015-2021 yıllarında karın içi nörojenik tümör tanısıyla başvuran ve IDRF’leri bulunan olgular geriye dönük olarak değerlendirildi.
Bulgular: Karın içi nörojenik tümörle cerrahi yapılan 40 olgudan 26’sında IDRF mevcuttu. Olguların ortalama tanı yaşı 3,9 yıl (15 gün-16 yaş) ve ameliyat yaşı 4,3 yıl (3 ay-16,5 yaş) idi.
Olguların 18’i nöroblastom(NB), 6’sı ganglionöroblastom(GNB) ve 2’si ganglionörom(GN)du. Tanı anında 26 olguda toplam IDRF sayısı 57, ortalama IDRF sayısı 2,1 (1-5) idi.
Tedavide; NB’ların tamamı ve GNB’ların 4’üne geç primer cerrahi, 2 GNB ve 2 GN’da ise primer cerrahi uygulandı. Geç primer cerrahi yapılan 22 olguda tanı anında IDRF sayısı ortalama 2,1 (1-5) iken kemoterapi sonrası 1,5 (0-5) idi. Bu 22 olgunun 9’unda (%40) IDRF sayısında azalma olduğu saptandı.
Cerrahi yöntemde; olguların 12’sine total vasküler izolasyon ve tam retroperitoneal diseksiyon yapıldı. Bu 12 olgunun ortalama IDRF sayısı 2,7(1-5) idi. Kalan 14 olguya ise kısmi vasküler izolasyon ve kitle eksizyonu yapıldı, IDRF sayısı 1,7 (1-3) bulundu.
Olguların 20’sine tam, 6’sına (NB:4, GNB:2) tama yakın rezeksiyon yapıldı. Tama yakın rezeksiyon yapılanların 5’ine geciktirilmiş primer cerrahi uygulanmıştı ve bunların 2’sinde kemoterapi sonrası IDRF sayısında azalma görüldü. Nefrektomi böbrek invazyonu olan 1(%3,8) olguya uygulandı.
Postoperatif dönemde olguların 4'ünde (2 ileus, 1 şilöz asit ve 1 koledokta perforasyon) komplikasyon görüldü.
Olguların 5’i(tamamı NB) takipte kaybedildi. Bu 5 olgunun ortalama IDRF sayısı 2,2 idi. Kalan 21 olgunun 13’ü hastalıksız, 8’i hastalıklı izlemdedir.
Sonuç: Nörojenik tümörlerde IDRF varlığı ve sayısı cerrahi tedavi yöntemini, tümör rezektabilitesini ve cerrahi komplikasyon oranlarını etkilemektedir. Vasküler IDRF varlığı olsa dahi cerrahi sırasında vasküler izolasyon tekniğinin uygulanması organ kaybını ve nefrektomi olasılığını azaltmaktadır.
Anahtar Kelimeler: görüntülemeye dayalı risk faktörü, nörojenik tümör, cerrahi