Close

Poster - 14

Intussusception: Single Center Experience of 10 Years

S Tural Bozoğlu, G Şalcı, HS Yalçın Cömert, M İmamoğlu, H Sarıhan
Karadeniz Technical University, Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery, Trabzon

Aim: Intussusception represents the most common abdominal emergency of early childhood. Despite its prevalence, there is controversy concerning diagnosis and therapy. Eight to twenty percent of cases are idiopathic without lead-point lesions. Secondary intussusception is caused by organic lesions such as gastric surgery, postoperative adhesions, Meckel's diverticulum, benign and malignant neoplasms and inflammatory bowel disease. The aim of this study was to share our diagnosis and treatment methods and surgical treatment experiences in patients with intussusception.

Methods: Medical records of patients treated in our hospital between 2011 and 2021 due to intussusception were examined retrospectively. Demographic features, clinical and radiological findings, treatment methods and surgical findings were analyzed.

Results: In the last 10 years, 216 children, median age of 18.0 ± 29.2 months, 63 (29.2%) girls and 153 (70.8%) boys, were treated for intussusception. The intussusception length ranged from 10 to 120 mm (median length 40.0 ± 18.1 mm). 13 of the cases were applied for the second time; 2 of them applied for the third time due to intussusception. As a result of the examination, while manual reduction was applied to 43.1% of patients, hydrostatic reduction was applied to 17.1%, resection + anastamosis procedure was applied to 3.7%; 36.1% were only followed. Five of the patients who underwent resection and 11 of the patients who had manual reduction had a leading point. Compared to the procedure applied to the cases, the length of intussusception was found to have a diagnostic value in predicting the operation to be performed (only for follow-up or one of the other procedures) (p> 0.001). It is considered appropriate to accept the limit value that can be suggested as 80.8% sensitivity, 63.9% specificity as 43.5 mm.

Conclusion: Today, discussions about treatment algorithms in intussusception patients continue. Close clinical follow-up is sufficient for short segment intussusception. In long segment intussusions, hydrostatic reduction and, if necessary, surgical procedure are applied. Although hydrostatic reduction success is low in secondary intussusception, each patient should be tried before surgery.

Keywords: intussusception, hydrostatic reduction, manual reduction

Poster - 14

İnvajinasyon: 10 Yıllık Tek Merkez Deneyimi

S Tural Bozoğlu, G Şalcı, HS Yalçın Cömert, M İmamoğlu, H Sarıhan
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, Trabzon

Amaç: İnvajinasyon, erken çocukluk çağının en sık görülen akut karın durumlarından biridir. Yaygınlığına rağmen, tanı ve tedaviyle ilgili tartışmalar vardır. Olguların yüzde sekiz ila yirmisi idiyopatiktir ve herhangi bir sürükleyici nokta bulunmaz. Sekonder invajinasyon, gastrik cerrahi, postoperatif adezyonlar, Meckel divertikülü, benign ve malign neoplazmlar ve inflamatuar bağırsak hastalığı gibi organik lezyonlardan kaynaklanır. Bu çalışmada, invajinasyon hastalarında tanı ve tedavi yöntemleri ve cerrahi tedavi deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık.

Yöntem: İnvajinasyon nedeniyle Ocak 2011 ve Mart 2021 yılları arasında hastanemizde tedavi edilen olguların tıbbi kayıtları geriye dönük olarak incelenerek demografik özellikleri, klinik ve radyolojik bulguları, tedavi yöntemleri ve ameliyat bulguları değerlendirilmiştir.

Bulgular: Son 10 yılda hastanemizde ortanca yaşı 18,0 ± 29,2 ay, 63’ü (%29,2) kız, 153’ü (%70,8) erkek olmak üzere 216 çocuk invajinasyon nedeni ile tedavi edildi. İnvajinasyon uzunluğu 10 ile 120 mm arasında değişmekteydi (ortanca uzunluk 40,0 ± 18,1 mm). Olguların 13’ü ikinci kez; 2’si üçüncü kez invajinasyon nedeni ile başvurmuştu. Yapılan muayene sonucunda hastaların %43,1’ine manuel redüksiyon, %17,1’ine hidrostatik redüksiyon, %3,7’sine rezeksiyon + anastamoz işlemi uygulanırken; %36,1’i takip edildi. Rezeksiyon yapılan hastaların beşinde, manuel redüksiyon yapılan hastaların 11’inde sürükleyici nokta mevcuttu. Olgulara uygulanan işleme göre karşılaştırıldığında invajinasyon uzunluğunun yapılacak işlemi öngörmede (yalnızca takip veya diğer işlemlerden biri) tanısal değeri olduğu görülmüştür. (p>0,001). Önerilebilecek sınır değerini %80,8 sensitivite, %63,9 spesifisite ile 43,5 mm olarak kabul etmek uygun görülmektedir.

Sonuç: Günümüzde invajinasyon hastalarında tedavi algoritmaları ile ilgili tartışmalar devam etmektedir. Kısa segment invajinasyonlarda yakın klinik izlem yeterliyken; uzun segment invajinasyonlarda hidrostatik redüksiyon ve gerekirse cerrahi işlem uygulanır. Sekonder invajinasyonlarda hidrostatik redüksiyon başarısı düşük olsa da her hastada cerrahi öncesi denenmelidir.

Anahtar Kelimeler: invajinasyon, hidrostatik redüksiyon, manuel redüksiyon

Close
Antalya'da buluşmak üzere...