AIM
Currently, more noninvasive approaches have become preferred against to traditional management of esophageal perforations like open surgery. We present our experience with an esophageal stent based on a non-operative treatment approach.
CASE REPORT
A 16-years-old boy was referred with trauma injury due to falling from height. When he arrived to our hospital, his vital signs were stable. He was inserted bilateral chest tubes because of hemopneumothorax. On radiograms, he had multiple rib fractures. Also, he had grade 3 renal injury and pelvic fracture. On the second day of admission, he was intubated due to respiratory distress. At the twelfth day, he had an upper gastrointestinal endoscopic evaluation due to massive gastrointestinal bleeding and applied hemoclips to stop hemorrhage at esophagogastric junction. Recurrent fever and septic signs appeared after the invention. With the suspect of esophageal perforation, a contrast-enhanced radiography was performed and the diagnosis was confirmed.The patient was unstable for an open surgery. By the use of metallic covered stent, we gained time for the treatment of infection and safety of primary surgery in a patient at septic shock with a 6 cm-length of perforation at esophagogastric junction. After 60 days, we operated and the stent was removed. Primary closure of esophagogastric junction was performed and discharged uneventfully.
CONCLUSION
Minimally invasive treatment represents significant progress in the management of esophageal perforations. Self-expandable metal stents (SEMS) act like a barrier between the leak and lumen to aid healing, and facilitate oral feeding. Based on our case, it seems safe and effective.
Keywords: metalic stent, GIS bleeding
Amaç
Günümüzde, açık cerrahi gibi özofagus perforasyonlarının geleneksel tedavi yönetimine karşı daha invaziv olmayan yaklaşımlar tercih edilmektedir. Non operatif tedavi yöntemine dayanan özefagus stentli olgudaki deneyimimizi sunmaktayız.
Olgu sunumu
16 yaşında bir erkek çocuk yüksekten düşmeye bağlı travma nedeni ile hastanemize sevk edildi. Hastanemize geldiğinde vital bulguları stabil idi. Hemopnömotoraks nedeniyle bilateral göğüs tüpleri takıldı. Radyografilerde çok sayıda kaburga kırığı vardı. Ayrıca, 3. derece böbrek hasarı ve pelvis kırığı vardı. Olgu, hastaneye yatışının ikinci gününde, solunum sıkıntısı nedeniyle entübe edildi. On ikinci günde, masif gastrointestinal kanama nedeniyle üst gastrointestinal endoskopik değerlendirme yapıldı ve özofagogastrik bileşkede kanamayı durdurmak için hemoklipsler uygulandı. Bu işlemden sonra tekrarlayan ateş ve septik bulgular oluştu. Özofagus perforasyonu şüphesiyle kontrastlı grafi çekildi ve tanı doğrulandı. Hasta açık cerrahi için unstabil idi. Metal stent kullanarak, özofagogastrik bileşkede 6 cm uzunluğunda bir perforasyona bağlı septik şoktaki bir hastada, enfeksiyon ve primer cerrahi operasyonu için zaman kazandık. 60 gün sonra özofagogastrik bileşkenin primer onarım yapıldı ve stent çıkarıldı. Olgu sorunsuz olarak taburcu edildi.
Sonuç
Minimal invaziv tedavi, özofagus perforasyonlarının tedavisinde önemli bir ilerleme olarak görülmektedir. Kendiliğinden genişleyebilen metal stentler (SEMS), sızıntı ve lümen arasında bir bariyer olarak, iyileşmeye yardımcı olur ve ağızdan beslenmeyi kolaylaştırır. Olgumuza gore, metal stentler güvenli ve etkili görünmektedir.
Anahtar Kelimeler: metal stent, GIS kanama