Tracheobronchial remnants, membranous diaphragm and fibromuscular structures are the underlying reasons for Congenital Esophageal Stenosis (CES). Thus might cause failure to thrive, swallowing difficulty and vomiting. Dilating with balloon, bougie or resection are the choice of treatment. However, dilatation procedures are apt to recur. In this study, it is aimed to present our minimal invasive approach in which a rectal tube was placed just above the stricture endoscopically and laparoscopic assisted transhiatal Heineke-Mikulicz Esophago-myotomy (HMEM) in a patient with CES.
Case:A two-year-old girl was following due to down syndrome and hypothyroid. Recently she was suffered from vomiting and was admitted to Gastroenterology Clinic. Her upper gastrointestinal series and endoscopic investigation were revealed distal CES. She was undergone balloon dilatation but due to recurrence after a follow up of 3 months’ surgical approach was planned. Before surgery a rectal tube was placed endoscopically just above the stricture. Thereafter, laparoscopically assisted distal esophagus was dissected trough hiatus. Under the guidance of rectal tube, the stricture was identified. Just on the CES site HMEM, hiatus repair and nissen fundoplication was performed. A penrose drain was left between the posterior of left liver lobe and stomach. On postoperative 5thday, there was no leakage on upper gastrointestinal series. She began to feed and her drain was taken out. Although dumping like symptoms were observed after full-feed, it was circumvented with dietary. She did well after a follow up of four months.
In conclusion, we believe that in case of distal CES, trans-hiatal distal esophageal approach with Heineke-mikulicz myotomy could be a choice of treatment.
Keywords: congenital, esophagus, stricture, treatment
Konjenital özofagus darlığı (KÖD) fibromuskuler yapı, trakeobronşial kalıntı ve membranöz diafragma gibi farklı histopatolojik zeminden gelişen nadir bir durumdur. Yutma güçlüğü, kusma, beslenme bozukluğu ve gelişme geriliği yakınmalarına neden olur. Balon-buji dilatasyonu veya rezeksiyon bilinen tedavi yöntemleridir. Ancak nüks olasılığı dilatasyon sonrasında sıktır. Bu çalışmada, konjenital özofagus alt uç darlığı olan olguya, endoskopi ile darlığın yerinin belirlenmesini takiben, laparoskopi eşliğinde transhiatal heineke-mikuliczözefagomiyotomi yaklaşımımızı sunmayı amaçladık.
Olgu : 2 y da down sendromu, hipotiroidi nedeniyle izlenen olgu özellikle katı gıdaları yutma güçlüğü yakınması ile çocuk gastroenteroloji kliniğine başvurmuş. Yapılan radyolojik ve endoskopik incelemelerde konjenital özefagus alt uç darlığı ile uyumlu bulunmuş. Hastaya ilk olarak balon dilatasyonu uygulandı. Ancak postoperatif 3. ayında klinik ve radyolojik olarak tekrar etmesi üzerine cerrahi girişim planlandı. İkinci seansta endoskopik olarak dar segmentin yeri belirlendi ve kılavuz olarak oral yoldan rektal tüp yerleştirildi ve darlığın hemen üzerinde sabitlendi. Ardından batına geçilerek laparoskopi eşliğinde transhiatal özofagus diseksiyonu, dar segmenti içerecek şekilde heineke-mikuliczözofagomiyotomi, hiatus onarımı ve nissen fundoplikasyonu yapıldı. Loja penröz dren bırakıldı. Postop 5. Gün pasaj grafisi çekildikten sonra PO sulu gıda ile beslendi, dreni çekildi. Beslenme sonrasında dumping sendromu bulguları gelişen olgunun diyetinin düzenlenmesi sorasında sorunu kalmadı. Postoperatif 4. Ayında izlemine sorunsuz devam edilmektedir.
KÖD’da transhiatal özafagus diseksiyonu ve heineke-mikuliczözofagomyotomi minimal invaziv ve nüks olasılığı daha düşük minmal invaziv yöntem olabileceği kanısındayız.
Anahtar Kelimeler: konjenital, özafagus, darlık, tedavi,