Aim:
To represent a case of thoracic and abdominal deformity as a late term complication of right diaphragmatic hernia repair and reconstruction of these deformities using lumbar artery perforator flap.
Case:
Three years old girl was admitted to our unit with the complaint of right thoracic deformity and ventral abdominal hernia. She was operated for right diaphragmatic hernia and abdominal skin closure when she was 25 days of age. Depression of right hemithoracic ribs and ventral abdominal facial defect were detected on examination. Dysmorphic changes and anterior angulation of 7-11th ribs, distortion of effected lung segment were showed by computerized tomography. Additionally diaphragm was not detected and atrophic right lobe of liver herniated through the ventral abdominal defect. Surgical reconstruction was carried out with, segmental osteotomy of the 7-11th ribs, which were angulated to posterior diaphragmatic rim with re-laparotomy. Diaphragmatic defect was closed by mesh-repair. Fascia and muscle defect of anterior abdominal wall was closed with right lumbar artery perforator flap. Vacuum bell treatment was started one month after surgery to avoid rib depression. Follow up period was uneventfully.
Conclusion:
Surgical repair and abdominal closure of large diaphragmatic hernia defects can be challenging in the neonatal period. Secondary deformities require a multidisciplinary approach to overcome mortality or morbidity.
Keywords:
Amaç: Sağ diyafragma hernisi onarımı sonrası geç dönemde toraks duvarı ve karın ön duvarı deformitesi gelişen olgunun lumbar arter perforatör flebi ile onarımının sunulmasıdır.
Olgu: Sağ diyafragma hernisi nedeni 25 günlükken laparotomi ile primer diyafragma tamiri yapılan ve batını cilt ile kapatılan olgu sağ hemitoraksta deformite ve ventral herni nedeni ile 3 yaşında tekrar başvurdu. Fizik muayenede sağ hemitoraksta kotlarda içeri doğru çökme ve batında ventral herni mevcuttu. Karaciğer batındaki fasya defektinden herniye idi. Toraks BT’de 7-11.kotların dismorfik yapıda ve posteriora doğru angule olduğu izlendi. Sağ akciğer parankimi distorsiyoneydi. Belirgin diyafragma yapısı yoktu. Karaciğerin sağ lobu atrofik idi ve fasya defektinden herniye idi.
Olguya tekrar laparotomi yapılarak posterior diyafragmatik rime doğru angule olan 7-11. kotlara yapılan segmental osteotomilerle sağ hemitoraks duvarı eleve edildi. Oluşan diyafragma defekti mesh ile onarıldı. Karın ön duvarındaki kas-fasya defekti sağ lumbar arter perforatör flebi ile kapatıldı. Postoperatif dönemde osteotomi yapılan kotların tekrar çökmesini önlemek için vacuum bell tedavisi başlandı. Olgu sorunsuz olarak takip edilmektedir.
Sonuç: Yüksek mortaliteye sahip diyafragma hernisinde ilk hedef hasta stabilizasyonun sağlanması ve ardından diyafragma defektinin onarımıdır. İlk planda hayati riske yol açacak cerrahi girişimlerden kaçınmak ve mümkün olan en minimal invaziv girişimi yapmak ana hedef olmalıdır. Olgumuzda yenidoğan döneminde diyafragma hernisi onarılmış, ancak batın kas ve fasyasının kapatılması mümkün olmadığı için cilt kapatılmıştır. Olgunun tam olarak stabil olduğu dönemde oluşan deformiteler morbidite ve mortaliteye yol açmaksızın multidisipliner yaklaşımla düzeltilmiştir.
Anahtar Kelimeler: