Introduction: Pediatric diaphragmatic problems are mainly congenital or iatrogenic. Congential diaphragmatic hernia (CDH), has a survival rate of 50% and the factors and treatments effecting survival are still being studied.
Material and Methods: The 64 cases (including 36 cases with CDH) who have been diagnosed to have a diaphragmatic pathology at our University Hospital between 1997-2017 were reviewed retrospectively. Mann–Whitney U test and chi-square test were used to compare the data. A p value <0.05 was considered statistically significant. SPSS Statistics Version 11.0 was used for analyses.
Results: Nine cases had diaphragm eventration, 8 cases had hiatal hernia, 4 cases had iatrogenic diaphragmatic hernia (2 after cardiovascular surgery, 2 after hepatic transplantation). Seven cases had Morgagni Hernia (one with trisomy 21) and only one of them had a hernia sac. Among the 36 CDH cases (17 girls, 19 boys); 7 were lost without operation, 4 were operated immediately and were lost on the same day; 2 were lost on days 2 – 4 and 3 were lost on days 18 – 20 postoperatively. So total 16 cases (44%) were lost. Twelve were diagnosed prenatally between 17-35th gestational weeks. Two cases were diagnosed at an age of 1 month to 2,5 years, remaining were diagnosed at birth. At 21 of 25 cases there were no hernia sacs. We used mesh in 9 cases. Postoperatively, 6 cases had infection, 9 cases had pneumothorax. Birth weight (p=0,013), APGAR score on 5th minute (p=0,016), pulmonary hypertansion (PHT) (p=0,028), inotrope medication (<0,001), mesh usage (0,030), peroperative bleeding (0,034), genetic anomaly (0,042), first blood gas pH (p=0,005), pCO2 (p=0,035), preoperative blood gas pCO2 (p=0,050), postoperative blood gas pH (p=0,003), pCO2(p<0,001) were found to cause significant difference on mortality. Diameter of defect (p=0,912), surfactane medication (p=1,000), herniation of liver or stomach (p=0,440; p=0,681) seemed not to affect survival. Within cases with PHT, we lost 70% (7/10) of the patients who received PHT medication, while we lost only 25% (3/12) of the ones who did not receive PHT medical treatment (p=0,084).
Discussion: Similar to literature, our study showed that presence of PHT indicates worse survival. We found that herniation of liver, herniation of stomach and diameter of defect did not affect survival, but the cases for whom we had to use mesh, the prognosis was bad. Survival is not affected by oxygen pressure of blood but affected by carbon dioxide pressure and acidosis as also remarked by other studies. We believe that APGAR score on 5th minute helps predicting the survival. We found it interesting that, for patients with PHT, survival rate of patients who had PHT medication is less than who did not.
Keywords:
Giriş: Pediatrik diyafram patolojileri çoğunlukla konjenital veya iatrogeniktir. Konjenital diyafragma hernisi (KDH), sağ kalım oranı %50 olan, sağkalıma etki eden faktör ve tedavilerin halen araştırıldığı bir patolojidir.
Gereç ve Yöntem: Üniversitesi Hastanemize 1997-2017 yılları arasında diyafram patolojileri tanısı alan 36’sı KDH’li, 64 hasta retrospektif olarak incelendi. Sayısal karşılaştırmalar için Mann Whitney U, grup karşılaştırmaları içinse Ki-Kare testinden yararlanılmıştır. p≤0.05 anlamlı olarak kabul edilmiştir. Sonuçlarımızı değerlendirmek için SPSS 11.0 paket programı kullanılmıştır.
Bulgular: Hastaların 9’unda diyafram evantrasyonu, 8’inde hiatal herni, 4’ünde ameliyata ikincil (iatrojenik) diyafram hernisi (2’si kalp ameliyatı, 2’si karaciğer nakli sonrası) görüldü. Morgagni hernisi görülen 7 hastadan birinde trizomi 21 vardı, kese bir hastada görüldü. KDH tanılı 36 hastanın (17 kız, 19 erkek) 7’si hasta ameliyat olamadan, 4’ü doğumdan hemen sonra ameliyat olup aynı gün, 2’si postoperatif 2.-4. günlerde, 3’ü 18.-20. günlerde, toplam 16 hasta (%44) kaybedilmiştir. Hastaların 12’sinde prenatal tanı 17-35. haftalarda konulmuştur. İki hastamız 1 aylıkken ve 2,5 yaşında, diğerleri doğumda tanı almışlardır. Yirmi beş hastanın 21’inde kese yoktu. Yama 9 hastada kullanılmıştır. Postoperatif olarak 6 hastada enfeksiyon, 9 hastada pnömotoraks gelişmiştir. Kaybedilen ve yaşayan hastalar karşılaştırıldığında, doğum ağırlığı (p=0,013), 5. dakika APGAR skoru (p=0,016), pulmoner hipertansiyon (PHT) (p=0,028), inotrop ilaç başlanması (<0,001), yama kullanımı (0,030), peroperatif kanama olması (0,034), genetik anomali varlığı (0,042), ilk kan gazındaki pH (p=0,005), pCO2 (p=0,035), preoperatif kan gazındaki pCO2 (p=0,050), postoperatif kan gazındaki pH (p=0,003), pCO2(p<0,001) seviyeleri arasındaki farklar anlamlı bulunmuşlardır. Defekt çapı (p=0,912), surfaktan kullanımı (p=1,000), toraks içinde karaciğer veya mide bulunmasının (p=0,440; p=0,681) sağkalıma etki etmediği görülmüştür. PHT olan hastalardan PHTa yönelik ilaç başlanan hastaların %70’i (7/10) kaybedilirken, ilaç başlanmamış olan hastaların %25’i (3/12) kaybedilmiştir (p=0,084).
Tartışma: Çalışmamızda literatür ile uyumlu olarak PHT azalmış sağkalım göstergesidir. Bizim çalışmamızda karaciğer ve/veya mide herniasyonun ve defekt çapının sağkalıma etki etmediği fakat yama kullanılmak zorunda kalınan vakaların daha kötü seyrettiği saptanmıştır. Sağkalıma oksijen basıncı değil, literatürde de gösterildiği üzere, karbondioksit birikimi ve asidoz etki etmektedir. Beşinci dakika APGAR değerinin sağkalımı öngörmede yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz. İlginç olan PHT olan hastalarda, PHT ilaç tedavisi alanların sağkalımını almayanlarınkinden düşük bulmamızdır.
Anahtar Kelimeler: