Purpose: To compare our experience with surgical treatment of sacrococcygeal pilonidal sinus disease, which has increased in childhood, and to compare the surgical procedures we have performed.
Method: Patients who underwent sacrococcygeal pilonidal sinus surgery between 2008 and 2016 were evaluated for age, sex, operation method, hospital stay, complications. Statistical analysis was performed in the SPSS program. P <0.05 was statistically significant.
Results: 35 patients (14 (40%) male, 21 (60%) female) (10.5 to 17.75 years (median 15.16)). Rhomboid excision + Limberg flap reconstruction (FR) was performed in 21 (11 males, 10 females) (60%), primary excision + primary repair (PR) was performed in 14 (3 males, 11 females) (40%). There was no statistically significant difference between surgical method and the sex (p = 0,278). The duration of hospital stay was 1-16 days (median 5 days) in FR group, 1-9 days (median 4 days) in PR group. Postoperative wound infection was seen in 4 (19%) in LP group, 4 (28.57%) in PR group. There was no statistically significant difference between wound infection and surgical methods (p = 0.43). In 4 (19%) (3 male, 1 female) of LP group, primary excision and repair was performed in the late period due to recurrence. No recurrence was seen in primary repair patients. Male gender was found to have more tendency for recurrence however it was statistically not significant (p>0,05).
Conclusion: After sacrococcygeal pilonidal sinus surgery, there is a high risk of wound infection and recurrence. Rhomboid excision Limberg flap reconstruction and primer excision primary repair methods have no superiority to each other in terms of hospital stay, wound infection and recurrence development. Contrary to supported in the literature, recurrence has been observed in our patients only in flap closure, which may depend on the choice of which method the surgeon will perform in which lesion.
Keywords:
Amaç: Çocukluk çağında görülme sıklığı son yıllarda artış gösteren sakrokoksigeal pilonidal sinüs hastalığı cerrahi tedavisindeki deneyimlerimizin paylaşılması ve uyguladığımız cerrahi prosedürlerin karşılaştırılması amaçlandı.
Gereç ve yöntem: 2008-2016 yılları arasında sakrokoksigeal pilonidal sinüs tanısı ile ameliyat edilen olgular yaş, cinsiyet, ameliyat yöntemi, hastanede kalış süresi, postoperatif yara yeri enfeksiyonu ve nüks gelişimi açısından değerlendirildi. Verilerin istatistiksel analizi SPSS programında yapıldı. P<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 35 hastanın 14’ü (%40) erkek, 21’i (%60) kızdı. Yaşları 10,5 - 17,75 yıl (ortanca 15,16) arasındaydı. Hastaların 21’ine (11erkek, 10kız) (%60) rhomboid eksizyon+limberg flep kapama, 14’üne (3erkek, 11kız) (%40) primer eksizyon+primer onarım uygulandı. Cerrahi yöntemler arasında hastaların cinsiyeti açısından anlamlı fark bulunamadı (p=0,278). Hastanede kalış süresi limberg flebi uygulananlarda 1-16 gün (ortanca 5gün), primer onarım yapılanlarda 1-9 gündü (ortanca 4gün). Flep ile onarım yapılan hastaların 4’ünde (%19), primer onarım yapılan hastaların 4’ünde (%28,57) postoperatif yara yeri enfeksiyonu görüldü. Yara yeri enfeksiyonu ve cerrahi yöntemler arasında istatistiksel anlamlı fark görülmedi (p=0,43). Rhomboid eksizyon + limberg flep kapama uygulanan hastaların 4’üne (%19) nüks gelişimi nedeniyle geç dönemde primer eksizyon + primer onarım yapıldı. Primer onarım yapılan hastalarda nüks görülmedi. Nüks gelişen hastaların 3’ü (%75) erkek, 1’i (%25) kızdı. Erkek cinsiyette nüks gelişiminin daha fazla olduğu ancak istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görüldü (p>0,05).
Sonuç: Sakrokoksigeal pilonidal sinüs cerrahisi sonrası yara yeri enfeksiyonu ve nüks gelişim riski yüksektir. Rhomboid eksizyon limberg flep kapama ile primer eksizyon primer onarım yöntemleri arasında hastanede kalış süresi, yara yeri enfeksiyonu ve nüks gelişimi açısından birbirine üstünlük yoktur. Literatürde desteklenenin aksine nüks gelişimi bizim hastalarımızda sadece flep kapama uygulanan hastalarda görülmüş olup, bu durum cerrahın hangi hastada hangi yöntemi uygulayacağı seçimine bağlı olabilir.
Anahtar Kelimeler: