Close

Oral Presentation - 41

LAPAROSCOPİC CHOLECYSTECTOMY FOR ASYMTOMATIC AND SYMPTOMATİC GALLSTONES IN CHİLDREN

Ç Aydın, İ Kırıştıoğlu, H Doğruyol
Uludag University, Faculty of Medicine, Department of Pediatric Surgery, BURSA

Intraduction: Although the management of asymtomatic gallstones is controversial, laparoscopic cholecystectomy (LC) is a gold standart for gallstones treatment. We aimed to present our experience of LC.

 Method: The individuals with a body mass index (BMI) greater than 25, higher values of serum transaminases and amylase levels from the reference range are determined. Complicate the surgical technique such as adhesions of the gall bladder, inflammation, edema and embedded in to the liver are named complicated gall bladder. Stone size and numbers were recorded which have been identified by the imaging methods. The individuals are named milimetric gallstone patient which have a gallstones size is smaller than or equal to 5 mm. The groups are compared with gender, mean of age, mean of BMI, the patients who have risc risc factors of gallstones, mean size of stones, the patients who have a higher values of serum transaminases and amylase levels and complicated gallbladder statistical analysis was performed.

Result: In our study, there were 142 patients, including 71 boy and 71 girl. İn our series from 2006 to 2010 there was only 35 patients underwent LC but last four years the number of cases increased to 107. It was detected that in toddler period the incidence of gallstones was more in boys and in adolescents, it was seen in girls. Female ratio of patients with BMI > 25 is % 82,  the mean age (14,4 years) was significantly higher and a higher rate of a complicated gallbladder. There were 33 (23,23%) asymptomatic and 109 (76,76%) symptomatic patients in our series and there was more risk factors in asymptomatic patients (%78,8). There was no difference between gender, BMI, age, stone size, number of stone and complicated gallbladder in asymtomatic and symptomatic patients. 54,4% of our patients had a risk factor and the most common risk factor was hematologic disease. In our series there were 2 cases which return to open approach becouse of difficult dissection and choledocal injury. Two cases have intraoperative complications. One of is choledocal injury and he other is cystic artery hemorrhage(%1,4). Postoperative sepsis was present in only one patient (%0,7). There were no complication in asymptomatic patients. İn our cases there were no morbidity.

Conclusion: Laparoscopic cholecystectomy is a surgical approach which has a safety, comfortable and well cosmetic results in children. L.C. is a surgical technique that is also used generaly for asymtomatic selected individuals. After the laparoscopic technique uses generaly return to open aproach is becoming rare. We think that multicentre studies with large patient groups that evaluate multiple factors are required to improve the management strategies of gallstone disease in children.

Keywords:

Sözlü Sunum - 41

ÇOCUKLARDA ASEMPTOMATİK VE SEMPTOMATİK SAFRA KESESİ TAŞLARI İÇİN LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİ

Ç Aydın, İ Kırıştıoğlu, H Doğruyol
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı, BURSA

Giriş ve Amaç: Asemptomatik safra kesesi taşları için tedavi halen tartışmalı olmakla birlikte laparoskopik kolesistektomi (LK) safra kesesi taşlarının tedavisinde altın standarttır. Bu çalışmada, LK sonuçlarımızı sunmayı amaçladık.

Metot: Vücut kitle indeksi (VKİ) 25’ten büyük olan, serum transaninaz ve amilaz değerleri referans aralığına göre yükseklik göstermiş olan hastalar belirlendi. Cerrahi tekniği güçleştiren safra kesesine ait yapışıklık, enflamasyon, ödem ve karaciğere aşırı gömülü oluş gibi durumlar komplike kese olarak isimlendirildi. Görüntüleme yöntemleriyle tespit edilmiş taş boyutları ve sayısı kaydedildi. En büyük taş boyutu 5 mm ve altında olan hastalar milimetrik taşlı hasta kabul edildi. Oluşturulan hasta grupları cinsiyet, yaş ortalaması, VKİ ortalaması, risk faktörü bulunan hasta oranı, taş boyutu ortalaması, transaminaz ve amilaz yüksekliği olan hasta sayısı, komplike kese oranları açısından karşılaştırılıp istatiksel analiz yapıldı.  

Bulgular: Çalışmamızda 71’i kız, 71’i erkek olmak üzere 142 hasta vardı. Serimizde 2006-2010 yılları arasında 35 hastaya LK yapılmışken son 4 yılda 107 hastaya ulaşmış olduğu saptandı. Erken çocuklukta erkek (%63), adölesan dönemde ise kız hasta (%62) sayısı belirgin olarak daha fazla idi. VKİ > 25 olan (n:23) hastaların %82’sı kız idi, yaş ortalaması (14,4 yıl) belirgin olarak daha yüksek ve komplike kese oranı daha fazlaydı. Hastalarımızın 33’ü (%23,23) asemptomatik, 109’u (%76,76) ise semptomatik idi. Asemptomatik hastalarda risk faktörü içeren daha fazla hasta (%78,8) vardı (p=0,001). Asemptomatik ve semptomatik hastalar arasında cinsiyet, VKİ, yaş, taş boyutu, taş sayısı, komplike kese oranı açısından ise anlamlı bir farklılık saptanmadı. Hastalarımızın %54,4’ünde risk faktörleri mevcut olup, hemolitik hastalık (%17,6) en sık görülen risk faktörü idi. Serimizde 2 hastada (%1,4) diseksiyon zorluğu ve koledok yaralanması nedeniyle açık cerrahiye geçilmesi gerekmiştir. Peroperatif komplikasyon; koledok yaralanması ve sistik arter kanaması olup 2 hastada (%1,4) mevcuttu. Sepsis; bir hastada (%0,7) gelişmiş tek ciddi postoperatif komplikasyondu. Asemptomatik hastalarda komplikasyon izlenmedi. Serimizde LK’ye bağlı mortalite veya morbiditeye saptanmadı.

Sonuç: Laparoskopik kolesistektomi çocuklarda güvenli, konforlu ve estetik sonuçları çok iyi olan bir tedavi yöntemidir. LK son yıllarda asemptomatik seçilmiş hastalarda da yaygın kullanılan bir teknik haline gelmiştir. Çocuk LK’lerinde uygulamanın artmasıyla açık kolesistektomiye geçme oranı düşmektedir. Çocuklarda safra kesesi taşı yönetimi ile ilgili geniş serilerle, çok merkezli ve çok boyutlu daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.

Anahtar Kelimeler:

Close